SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1282 >>

189. GANİMET'TEN MAL AŞIRMAK

 

وقول الله تعالى: {ومن يغلل يأت بما غل} /آل عمران: 161/.

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "(Müslümanların mallarını) Kim hiyanet ederek aşırırsa kıyamet gününde aşırdığı şeyin günahıyla gelir. " [Al-i İmran 161]

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن أبي حيان قال: حدثني أبو زرعة قال: حدثني أبو هريرة رضي الله عنه قال: قام فينا النبي صلى الله عليه وسلم فذكر الغلول فعظمه وعظم أمره، قال: (لا ألفين أحدكم يوم القيامة على رقبته شاة لها ثغاء، على رقبته فرس لها حمحمة، يقول: يا رسول الله أغثني، فأقول: لا أملك لك من الله شيئا، قد أبلغتك، وعلى رقبته بعير لها رغاء، يقول: يا رسول الله أغثني، فأقول: لا أملك لك شيئا قد أبلغتك، وعلى رقبته صامت فيقول: يا رسول الله أغثني، فأقول: لا أملك لك شيئا قد أبلغتك، أو على رقبته رقاع تخفق، فيقول: يا رسول الله أغثني، فأقول: لا أملك لك شيئا قد بلغتك).

وقال أيوب، عن أبي حيان: (فرس له حمحمة).

 

[-3073-] Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında ayağa kalkıp bize hitap ederek ganimetten mal aşırma konusunu anlattı ve bunun çok çirkin bir günah olduğunu söyleyerek şöyle buyurdu: "Kıyamet günü geldiğinde hiçbirinizin boynunda meleyen bir koyun veya kişneyen bir at taşıyarak geldiğini ve bana: "Ey Allah'ın Resulü, medet, yetiş imdadıma!" dediğini görmeyeyim. Benim bu kişiye cevabım: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" olacaktır. İçinizden hiç kimse boynunda taşıdığı anıran bir deve ile kıyamet gününde karşıma çıkmasın. Bu kişi yalvarıp: "Ey Allah'ın Resulü, yetiş imdadıma, yardım et!" dese bile ona: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" derim. Kiminizi de boynuna yüklendiği altın ve gümüşlerle karşıma çıkıp "Ey Allah'ın Resulü, yetiş imdadıma, yardım et!" derken görmeyeyim. Ona da aynı şekilde: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" diye cevap veririm. Bazılarınızın da boynuna yüklenen parlak kumaşlarla karşıma çıkıp: "Ey Allah'ın Resulü, yetiş imdadıma, yardım et!" diye yalvardığını görmek istemiyorum. Bu durumda birisiyle karşılaşırsam ona cevabım da aynı olur: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim. "

 

 

AÇIKLAMA:     Ganimetten mal aşırmak için غلول kelimesi kullanılır ve ganimet mallarına karşı hiyaneti anlatır. İbn Kuteybe şöyle demiştir: "Ganimetten mal aşırmak için غلول (Gulül) kelimesinin kullanılmasının sebebi kişinin aşırdığı malları kendi malları arasında gizlemesidir غل

 

Nebi s.a.v.'in: "Senin için yapacak bir şeyim yok" demesi "Sizin günahlarınızın bağışlanmasını sağlayamam. Çünkü şefaat yetkisini vermek Allah'ın elindedir" anlamındadır.

 

"Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" Cümlesi şu anlama gelir: "Tebliğ gerçekleştikten sonra artık senin hiçbir mazeretin kalmamıştır." Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem burada tehdit içeren bir ifade kullanmıştır. Amacı ise muhataplarını çok şiddetli bir şekilde sakındırmaktır. Yoksa Hz. Nebi (s.a.v.) kıyamet gününde ümmetinin günahkarlarına zaten şefaat edecektir.

 

(Altın ve gümüş diye tercüme edilen) صامت kelimesine ruh taşımayan cansız eşyalar anlamı da verilmiştir.

 

el-Mühelleb şöyle der: "Bu hadis herhangi bir günahı işleyenlerin o günah ile cezalandırılacaklarını şiddetli bir tehdit ile bildirmektedir. Bununla birlikte söz konusu günahı işleyenlerin boyunlarına aşırdıkları mallar yüklenerek cezalandırılmalarının sebebi işlenen suçun herkesin huzurunda ortaya çıkmasını sağlamak da olabilir. İşte söz konusu kişiler bu şekilde herkese sergilendikten sonra gerçek karşılıklarını alacaklardır. Bu karşılık da Allah'ın dilemesine göre ya azaptır ya da bağışlanmadır."

 

Bu hadis hakkında yapılan değerlendirmelerden biri de şöyledir: "Bu hadis "(Müslümanların mallarını) Kim hiyanet ederek aşırırsa kıyamet gününde aşırdığı şeyin günahıyla gelir"[Al-i İmran 161] ayetini tefsir etmektedir. Burada kasdedilen işlenen günahın, aşırılan malın söz konusu günahı işleyenin boynuna yüklenerek getirilmesidir. Burada: "Aslında altın ve gümüş ağırlık itibariyle deveden daha hafiftir buna karşılık deve de altın ve gümüşe göre daha değersizdir. Bu durumda daha basit bir suça ağır, daha ağır bir suça da hafif bir ceza verilmiş olacaktır. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?" diye bir itiraz ileri sürmek mümkün değildir. Çünkü; Hadiste ve ayette anlatılan ceza ganimetten / Müslümanlara ait mallardan çalanların, mal aşıranların işlemiş oldukları bu çirkin suçu kıyamet gününde herkesin huzurunda sergilemektir. Bunun da ağırlık ve hafiflikle bir ilişkisi yoktur."

 

İbnü'l-Müneyyir bu hadisle ilgili olarak şunları söylemiştir: "Sanırım devlet yöneticileri hırsızları ve diğer suçluları halkın huzurunda teşhir etme uygulamasını bu hadisten almışlardır." Bu hadisin ayrı bir açıklaması da "zekat" bölümünün baş taraflarında geçmişti.